TMK 1007 tazminat

TMK 1007 TAZMİNAT DAVASI

Şenel Hukuk Bürosu Fethiye Avukat
Feb 06

Etiketler:

TMK 1007 tazminat

TÜRK MİLLETİ ADINA

TÜRK MİLLETİ ADINA T.C. FETHİYE ....... ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 

KARAR NO : 

HAKİM : 

KATİP : 

DAVACILAR  : .

VEKİLİ : Av. TEVFİK GÖRKEM ŞENEL - [16283-82259-16379] UETS

DAVALI  : MALİYE HAZİNESİ - 

VEKİLİ :...........

DAVA : Tazminat (Tapu Sicillerinin Tutulması Kaynaklı Rücuen)

DAVA TARİHİ : 

KARAR TARİHİ : 

GEREKÇELİ KARARINYAZILDIĞI TARİH : 

 

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Tapu Sicillerinin Tutulması Kaynaklı Rücuen) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacılar vekilinin 25/04/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; "Tarafımızca daha önce aynı talepli dava Fethiye ...... Asliye Hukuk Mahkemesi ............e. Sayılı dosyası ile ikame edilmiş ancak harç tamamlanmadığı için dosya işlemden kaldırılmış ve üç aylık yasal sürede yenilenmediğinden HMK 150. Maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ve bu karar 02/07/2020 tarihinde kesinleşmiştir. Müvekkiller Kargı Mah. Koca Çalış mevkii.............ada ................Parsel sayılı taşınmazda hissedardırlar. Müvekkillerin murisleridava konusu taşınmazdaki hisselerini, tapuda satış işlemi ile satın almışlardır. Mülkiyetin kazanımı esnasında, satış işlemi yapılırken tapuda hiçbir kısıtlama bulunmamaktadır. Ancak Hazine tarafından davaya konu taşınmazın,devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kumluk yerlerden olduğu, özel mülkiyete konu olamayacağı gerekçesi iletapu iptali talepli dava,Fethiye............. Asliye Hukuk Mahkemesi .................... sayılı dosyasında ikame edilmiştir. Dava yerel mahkemece kabul edilerek taşınmazın Maliye Hazinesi adına tesciline karar verilmiştir. Ancak bu karar Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2.........E. 20............ K. Sayılı ilamıylabozulmuştur. Daha sonra Maliye Hazinesi karar düzeltme talebinde bulunmuş ve Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2................ K. Sayılı kararı ile kararın ortadan kaldırılmasına ve düzeltilerek onanmasına, dava konusu taşınmazın tapu sicilinden terkinine karar verilmiş ve bu karar 24/04/2017 tarihinde kesinleşmiştir. Mülkiyet hakkı, Anayasanın 35/1 ve Medeni Kanunu'nun 683. maddeleri ile iç hukuk yönünden, AİHS Ek Protokol 1. Maddesi gereğince de, uluslararası hukuk yönünden güvence altına alınmış haklardandır ve Anayasanın 35/2 ve 3. maddeleri gereğince mülkiyet hakkı ancak, kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir . Bu niteliğinden ötürü Anayasa'nın 169. maddesi, 90/5 maddesi gereğince AHİS ve AİHM kararları doğrultusunda, mülkiyet hakkının bir bölümünden veya tamamından yoksun bırakılan kişinin mülkiyet hakkı ile kamu yararı arasında makul, kabul edilebilir hak ve adalet dengesini sağlayacak bir oran kurulması zorunludur. Mülkiyet hakkı sahibine tazminat niteliğinde bir bedel ödenmesi gerektiği, tazminat ödenmesinin yasa dışı bir işlemden değil, hak ve adalet dengesinin sağlanmasından kaynaklandığıkonusunda yargı birliği sağlanmıştır. T.M.K 1007 maddesinde Tapu sicilinin tutulmasından ve bundan doğan zararlardan devletin sorumlu olacağıbelirtilmektedir. Devlet tarafından verilen, doğru esasa ve geçerli kayda dayalı tapu ile sağlanan mülkiyet hakkının korunmasıevrensel bir hukuk kuralıdır. Yukarıda alıntıladığımız ve yerleşik hale gelen içtihatlara göre müvekkiller, iptal edilen tapulu taşınmazları nedeniyle kaybettikleri mülkiyet haklarının telafisi amacı iletazminat talebinde bulunmaktadırlar. Dava konusu taşınmazın sıfatı her ne kadar tarla vasıflı olsa da Çalış gibi Dünya çapında bilinen bir plaj olması nedeniyle taşınmazın değeri belirlenirken bu kriterin dikkate alınmasını talep ediyoruz. Ayrıca değerin doğru tespit edilebilmesi açısından, Muğla/Fethiye İlçesindeKıyı Kenar Çizgisi içerisinde kalan bazı koylarda gerçekleştirilen plaj kiralama sözleşme örneklerinin ilgili kurumlardan temin edilmesinin, hemen hemen aynı nitelikteki dava konusu taşınmazın gerçek değerinin tespiti açısından önem arz edeceğini düşünmekteyiz. Müvekkillerden ................. ın vasisi ..........' ın,tazminat davası açabilmesi ve kısıtlıyı temsil etmesi için Fethiye ............... Sulh Hukuk Mahkemesi ................ E. Sayılı dosyasında 15/10/2020 tarihinde ek karar verilmiştir. Tüm bu nedenlerle haklı davamızın kabulü ile davaya konu tapu kaydının iptal edilmesinden ve tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı müvekkillerin zararlarının güncel piyasa değeri üzerinden hesaplanacak ve hisseleri oranında paylarına düşecek tazminata hükmedilmesine, fazlaya ilişkin dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydıile şimdilik 2.000 TL (ıslah ile daha sonra artırmak üzere ) alacağımıza hükmedilmesine, hükmedilen alacağa 24.04.2017 tarihindenitibaren yasal faiz yürütülmesine,Yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdantahsiline karar verilmesini" talep etmiştir.

 Davalı hazine vekilinin 06/05/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacılar talebinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, tazminat talebinin reddinin gerektiğini, dava konusu taşınmaz ile ilgili açılan tazminat davası 1 ve 10 yıllık zaman aşımı süresi içerisinde açılmadığını, davanın zaman aşımı yönünden ve süre aşımı nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, davacıların davasının dinlenmesi ve esas yönünden incelenmesi mümkün olmadığı kanaatinde olduklarını, ayrıca dava konusu taşınmaz ile ilgili Fethiye .............. Asliye Hukuk mahkemesinin .........esas sayılı dava dosyası ile dava konusu taşınmaz ile ilgili kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı nedeni ile tapu iptali ve tescil davası açıldığını, dava konusu taşınmaz kayıtlarında tedbir kayıtlarının bulunmasına rağmen davacılar tarafından satın alındığı anlaşıldığını, dava konusu taşınmaz kayıtlarında yer alan davalıdır şerhi tedbir şerhine rağmen davacılar tarafından satın alınan taşınmaz ile ilgili davacıların tazminat talep etme hak ve ehliyeti bulunmamakta olduğunu, davacıların MK. 1007 maddesindeki tazminat sorumluluğu hükümlerinden faydalanması mümkün olmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca dava konusu taşınmaz kayıtları ile ilgili tedbir kayıtlarının tapuda şerh edildiği tarihten itibaren 1 yıllık zaman aşımı süresi içerisinde açılmadığından davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacıların dava konusu taşınmaz ile ilgili şerh ve kayıtlarına vakıf olması ve kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını bilmelerine rağmen devletin sorumluluğu ilkelerinden faydalanarak tazminat talep etme taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini, MK.nun 1007 maddesine istinaden tazminat taleplerinin zaman aşımı yönünden ve bu bakımdan esas ve usul bakımından reddi gerektiğini, Davacıların dava konusu taşınmazı kendilerine devreden şahsa karşı davayı yönetmeleri mümkün iken Maliye Hazinesinin tazminat ile sorumlu tutulması mümkün olmadığını, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde yapılan kıyı düzenlemesi göz önüne alınarak Fethiye Belediyesi Başkanlığı'nındavaya dahil edilmesi gerektiğini, Davanın esas yönünden incelemesi ve taşınmazınbedelinin tespiti cihetine gidilse dahi, zararın meydana geldiği tarih olan tapu iptaline dair mahkeme kararının kesinleştiği tarih itibarı iletaşınmazın niteliği ve değeri belirlenmesi gerektiğini, değerlendirme tarihi itibariyle taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmesi gerektiğini, dava konusu taşınmaz ile ilgili Türk Medeni Kanununun 1007maddesine göre tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan devletin sorumluluğundan bahsedebilmek için olay ile zarar arasındaki illiyet bağının kesilmemesi gerektiğini, ayrıca dava konusu taşınmazı davacılarasatın, devreden kişi veya kişilerin iyi niyetli kabul edilmeleri mümkün olmadığını, bu bakımdan davanın devreden kişilere yöneltilmesi gerekirken Maliye Hazinesi'ne yönetilmesi mümkün olmadığını,davanın reddine karar verilmesini yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Taraflara usulüne uygun tebliğlerin yapılmış olduğu anlaşılmıştır. Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin19.......... Esas ve.......... karar sayılı dosyasına yazılan müzekkereye cevap verildiği, kesinleşme şerhli gerekçeli karar örneğinin gönderildiğianlaşılmıştır. Fethiye 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin2016/989 esas sayılı dosyasına yazılanmüzekkereye cevap verildiği, ek karar evrakının gönderildiğianlaşılmıştır. Uyuşmazlığın, Muğla İli, Fethiye ilçesi, Kargı Mahallesi, Koca Çalış Mevkii ........... ada ................ parselde kayıtlı taşınmazda bulunan davacılara ait hisselerin iptal edilmiş olması nedeni ile davalıdan tazminat talep etme şartlarının oluşup oluşmadığı anlaşılmıştır. Mahkememiz dosyanın Gayrimenkul Değerleme Uzmanı bilirkişi .............'ya tevdi edilerek dosya arasına alınmış olan Fethiye.................... Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasında düzenlenmiş bilirkişi raporu , dosya içerisinde mevcut emsaller birlikte değerlendirilerek Yargıtay'ın konuya ilişkin içtihat değişikliği de gözetilerek, dava tarihi olan 25/04/2021 tarihi itibari ile davaya konu taşınmazın değerinin tespiti hususunda rapor düzenlenmesi istenilmiştir. Gayrimenkul Değerleme Uzmanı bilirkişi G.............'nın raporunda özetle; "dava dosyasına konu, Fethiye İlçesi, Kargı Mahallesi, ................ ada . nolu taşınmazın ;  Davanın açıldığı tarih itibariyle dava konusu taşınmazın toplam değerinin 77.273.796,60-TL (-Yetmişyedimilyonikiyüzyetmişüçbinyediyüzdoksanaltıliraaltıkuruş-)olduğu tarafından taktir ve tespit edilmiştir. Dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali nedeniyle oluşan gerçek zarar nedeniyle doğan tazminat tutarının hisse oranındaki değeri hesaplanmış ve bilirkişi raporunda tabloda gösterildiği anlaşılmıştır. Mahkememiz dosyasının gayrimenkul değerleme uzmanı bilirkişi Y..................r'a tevdi edilerek, tarafların iddia ve savunmaları dosya içindeki belgeler ve emsal satışlara ilişkin kayıtlar ile davanın açılış tarihinin 21/04/2021 olduğu göz önüne alınarak bu tarihten önce ve bu tarihe yakın tarihlerde yapılmış olan emsal nitelikli gayrimenkul satışları da irdelenerek dava konusu taşınmazın dava tarihi (21/04/2021) itibari ile değerinin belirlenmesi hususunda rapor düzenlemesi istenilmiştir. Gayrimenkul değerleme uzmanı bilirkişi ......ın dosyayı 20/07/2022 tarihindeteslim aldığı ancak rapor düzenlemeden dosyanın mahkememize iade edildiği anlaşılmıştır. Mahkememizce 06/01/2023 tarihinde keşif icra edilmiş, fen bilirkişisi Y............'ın raporunda özetle; " 06.01.2023tarihinde zeminde yapılan mahkeme keşfinde dava konusu Kargı Mahallesi1 ada 24 nolu parsel 148792.91m2 iken 1.Asliye Hukuk Mahkemesince iken 141919.97 kısım kıyıya terk edildikten sonra 1 ada 24nolu parsel 6875.94m2 yüzölçümle tescil edilmiş olup davacının önceki miktarı, mahkeme sonrası kalan miktar ve azalma olan miktarları aşağıda gösterilmiştir.Tapu Maliki(Mah.Kar.Önce)  (Mah.Kar.Sonra) Azalma MiktarıAd ve Soyadı  Hisse Oranı Hisse yüzölçümü(m2) Kıyıya terk edilen hissesindeki yüzölçümü(m2)..................................Olduğu"tespit edildiği bildirilmiştir.   Bilirkişi heyetinin 13/02/2023 tarihli raporunda özetle; "Kesinleşmiş mahkeme kararında bilirkişi heyetinin 09.11.2018 tarihinde verdiği heyet raporunda tespit ettiği 1.158,55 TL/m? birim fiyatı üzerinden tazminat hesaplanmıştır. Bu değer, taşınmazın hazine adına tescili kararının kesinleştiği 24.04.2017 tarihindeki değerdir. Keşif tarihindeki emsallerin m? değerleri Par: Değerleri Güncelleme Aracı ile 2017 tarihine indirgendiğinde 1.158,55 TL/m? değerin halen geçerli ve uygun bir değer olduğu görülmüştür. Bu sebeple raporlar ve kararlar arasında tutarsızlık ve farklılık olmaması ve yargı birliği ilkesi gereği iş bu dosyada da kesinleşmiş mahkeme kararında tespit edilen m? birim değeri üzerinden hesaplama yapılacaktır. Yapılan İncelemeler Sonucunda; davaya konu Muğla İli, Fethiye İlçesi, Kargı Mahallesi, .Ada ............. Parsel sayılı taşınmazın bulunduğu mevkii, konumu, imar durumu, büyüklüğü ve vasıfları (Hali hazırdaki durumu ile birlikte) ayrıca kesinleşmiş mahkeme kararı ve karar dayanak heyet raporu da dikkate alındığında; Hazine adına tescil kararının kesinleştiği 24.04.2017 tarihi itibariyle m2 birim fiyatının 1.158,55 TL olduğu, bu değere göre davacıların azalan taşınmazlarının değerinin;................................................ TL olduğu "bilirkişi heyetince tespit edildiği anlaşılmıştır.  Davacı vekiline talebi doğrultusunda dava değerini ıslah etmek ve ıslah edilen bedel üzerinden noksan harcı ikmal etmek üzere kesin süre verildiği, kesin süre içinde ıslah dilekçesi sunulmadığı takdirde ıslah talebinden vazgeçmiş sayılacağının ihtar edildiği, kesin süre içerisinde ıslah harcının yatırdığı anlaşılmıştır. 

 

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE

Dava, TMK'nun 1007 maddesi uyarınca açılan tazminat istemine ilişkindir. 4721 sayılı TMK'nın 1007.maddesi gereğince, tapu silicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarar uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı ne ise tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylemler gerçekleşmiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idi ise de; aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05/03/2003 gün ve 2003/19-152 E. 2003/125 K.; 29/09/2010 gün ve 2010/14-386 E.-2010/427 K.; 15/12/2010 gün ve 2010/13-658 E.-2010/668 K. Sayılı kararı) zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. Değerlendirme tarih itibariyle taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir. Yargıtayın son içtihatlarında, değerlendirme tarihinin, tazminata ilişkin talebi içerendava tarihiolarak alınması gerektiği belirlenmiştir. (Yargıtay 5.HD'nin 2021/3499 E 2022/5928 K, 2020/9053 E, 2022/2038 K gibi)Somut olayda; davacıların hissedar oldukları Muğla İli, Fethiye İlçesi, Kargı Mahallesi ................... parsel sayılı taşınmaz için tapu verildiği, davacıların bu taşınmazda hissedar oldukları, Maliye Hazinesi tarafından Fethiye ...................... Esas sayılı dosyası ile bu taşınmazın tapusunun iptali talepli dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulü ile 26/04/1996 tarihli krokide C harfi ile gösterilen 143340 m2sinin tapusunun iptaline ve Maliye Hazinesi adına tesciline karar verildiği, bu kararınYargıtay denetiminden geçerek 24/04/2017 tarihinde kesinleştiği, huzurdaki davanın 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan açıldığı görülmüştür.  Taşınmazların, tapu iptali ve tescil ile ilgili Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin .............. sayılı kararının kesinleştiği tarih olan 24/04/2017 tarihindeki niteliğinin tespiti için Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Fethiye Belediye Başkanlığına yazılan müzekkerelere verilen cevabi yazılara göre, davaya konu taşınmazın arsa vasfında olduğu kabul edilmiştir.Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 gün ve 2009/4-383 E.-2009/517 K.; 16.06.2010 gün ve 2010/4-349 E.-2010/318 K sayılı kararlarında da vurgulandığı gibi; tapu işlemleri kadastro tesbit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK'nın 1007. maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Burada Devletin sorumluluğu, kusursuz sorumluluktur. Bu işlemler nedeniyle zarar görenler, Medenî Kanunun 1007. maddesi gereğince, zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilirler.Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından, ayın hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan, zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir. Anılan madde uyarınca Devletin sorumluluğunun kapsamı, tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini izleyen işlemler olup tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda oluşan hataları da kapsamaktadır.Bir başka deyişle, kadastro işlemleri, tapu kütüğünün oluşumuna dayanak oluşturduğundan, bu işlemler nedeniyle tapu kütüğünde oluşacak yanlışlıklar nedeniyle doğacak zararlar da TMK'nın 1007. maddesi kapsamındadır. Devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluk niteliğinde olup, tapu siciline bağlı çıkarların ve mal varlığına ilişkin (aynî) hakların, yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi ya da yitirilmesi, bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen Devlet, sicillerdeki yanlış kayıtlardan doğan zararları ödemeyi de üstlenmektedir. Dayanaksız ya da hukukî duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamda düşünülmüştür.4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminatmiktarı,zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. -2010/668 K. sayılı kararı).Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davalarınkesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazlarınmülkiyetlerinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuz olduğundan değerlendirme tarihi itibariyle taşınmazın niteliği arsa kabul edilerek tapu iptali kararının kesinleştiği yani mülkiyetin kaybedildiği tarih24/04/2017 ise de, Yargıtayın son içtihatlarında, oluşan zararın, dava tarihindeki niteliğine göre ve dava tarihindeki değeri dikkate alınarak belirlenmesi gerektiği vurgulandığından mahkememizce icra edilen keşif sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda dava tarihi itibari ile belirlenen değer üzerinden gerçek zarar hesaplanmış ve hüküm altına alınmıştır.Tüm dosya kapsamı bilirkişi raporları ile dava konusu yer ile ilgili denetimden geçmiş kararlar hep birlikte değerlendirildiğinde: tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin olup davacıların maliki bulunduğu taşınmazın kıyı kenar çizgisinin içinde kaldığından bahisle mahkeme kararıyla iptal edildiği, davacılar tarafından iptal edilen bu taşınmaz nedeniyle uğramış oldukları zararın tazmini talep edilmektedir. Yargıtay uygulamasına göre, kadastro işlemleri de tapu kütüğünün oluşturulması sırasındaki işlemlerden olduğundan, kadastrolama sırasında tescil harici bırakılması gereken yere ilişkin olarak kayıt oluşturulması durumunda, bu kaydın iptali nedeniyle devletin sorumluluğu doğacaktır. Emsal uygulamalar da bu yöndedir. Bununla birlikte, kıyılar özel mülkiyete konu olamayacak ise de, asıl ve birleşen dosyalarda davacılar uyuşmazlık konusu taşınmaza intikal ve imar işlemleri neticesinde hissedar oldukları, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu, kusursuz sorumluluk halinde zarara uğrayanın herhangi bir kusurundan bahsedilemeyeceği, buna dayalı olarak hakkaniyet indirimi yapılamayacağı ve zarara uğrayanın gerçek zararının tazmininin gerektiği açıktır. Tapusu iptal edilen taşınmaz her ne kadar tapuda tarla vasfında görünse de yapılan keşif ve toplanan deliller neticesinde bu taşınmazın belediye sınırları içerisinde olduğu, etrafının meskun olduğu, belediye faaliyet ve hizmetlerinden yararlandığı, etrafında kentleşme olduğu anlaşılmakla uyuşmazlık konusu taşınmaz bu sebeple arsa niteliğinde kabul edilerek ve mahkememizce icra edilen keşif sonucunda düzenlenen 13/02/2023 tarihli bilirkişi raporunda dava tarihiitibariyle 2.530,24 TL/m² birim bedeli üzerinden her bir davacının tapu iptali kararı ile taşınmazında meydana gelen azalma miktarı üzerinden zararı hesaplanmış, dava tarihi itibari ile belirlenen değer üzerinden hesaplama yapılmış olması nedeni ile hüküm altına alınan alacağa dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

 

HÜKÜM:1-) Davanın ıslah talebi doğrultusunda KABULÜ İLE, -.......... verilmesine,

2-)Davalı Maliye Hazinesi harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, sonradan alınan 74.240,00 ıslah harcı +32,57 ıslah harcı toplamı olan 74.272,57 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacılara İADESİNE, 

3-)Davacı tarafından yapılan; 1.274,90 keşif harcı, 4.688,90 TL (bilirkişi ücretleri, keşif harcı çıkışı, tebligat, posta, keşif araç çıkışı)olmak üzere toplam 5.963,80 TL'nindavalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,

4-)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T uyarınca 274.982,95 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,

5-)Hüküm kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa İADESİNE,Dair, davacı vekili ile davalı hazine vekilinin yüzüne karşı,kararın tebliğinden itibaren 2 haftaiçerisinde Mahkememize yada Mahkememize gönderilmek üzere başka yer AsliyeHukuk Mahkemesine verilecek dilekçe ileİzmir Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.......................

 

Sayfamızı Paylaşın :